Ebedi Dönüş
Çocukların büyümelerinin güzel yanlarından biri de ortak ilgi alanlarımızın artmaya başlaması. Geçenlerde bir okul projesini bahane ederek ailecek Giorgio de Chirico’nun , Pera Müzesi’ndeki ‘Dünyanın Gizemi’ adlı sergisini inceledik. Serginin, ufaklıkların vizyonunu ne kadar genişlettiğini zaman gösterecek ama kısa vadede sanatın felsefeyle vücut bulmuş halinin, ufkumu bir hayli açtığını söyleyebilirim. Bunda, Chirico’nun, Nietzsche’nin, ‘ İnsan yaşamının durmadan döndürülen bir kum saatinden ibaret olduğuna’ dair, Ebedi Dönüş felsefesinden etkilenmiş olmasının da payı büyük.
Yunan Mitolojisinin birleştirici etkisinden yola çıkan Chirico, çocukluğuna dair öğeleri arkeolojik unsurlar ve nesnel sahnelerle bağdaştırır. Başka bir deyişle, mitoloji, Chirico’nun eserlerinde nostaljik ve anımsatıcı bir tarzda kendini gösterir. Sanatçı, öz yaşam öyküsüne ait çıkarımlarını bu şekilde sonuca bağlar. Geleceğin resmini çizme arzusundaki Chirico, insanı biçimcilikten kurtarmayı arzular. Özgünlüğün yakalanması için en sıradan nesne ve olayların bile gözümüze yeni ve bilinmedik bir şekilde çarpması gerekir. Bunun için tek çıkar yol ise ; ‘ Bize bu kasvetli yaşamda eşlik eden anlamsız ve budala dünyanın doğasından bir şeyler çağrıştırmaktır’.
Zamanın Dışında
Her şey tüketilmiş ve sonsuzken döngü
topyekün onaylamadan ibaret hayat
varoluş zincirindeki halka
tersine (ç)evriliyoruz zamanla
Yurtsuz yurttaşlarıyız dünyanın
tedirgin yüzücüleri parke-zeminli havuzların
ya da kürekçileri engin yaşam denizinin
ömre bedel sandığımız serüvenimizin
sınırı duvardan duvara pürtüklü bir halı
ilerlediğimizi sanarken üstünde emeklediğimiz
Bir güz öğleden sonrasının muamması
yazgı onaylı ve ebedilik damgalı
karnımızda geçmişin yıkıntıları
tek ayağımız hep anılara bağlı
nostaljinin sabırlı bekçisi arkeolog
göğsü otlarla kaplı
Koşu bandında zamanın tekerleğini
çeviren deney fareleri gibi
imgeler ve bedenler çarpar durur birbirine
korkularımız sisli alacakaranlıklarda saklı
rüyaların kaldıraçında yeniden doğar ilahlar
yaşamak için dirilişsiz ölüme dek
geriye kalan korkunç boşluk ve maddenin günlük anlamsızlığı
neyse ki seyir defteri var şairin
her yalnızlıkta gizemli bir umut saklı
Ve işte projemiz
Not: Bu haftanın şarkısı olarak ‘Volver/Dönüş’ü seçmemin tek sebebi içinde ‘dönüş’ sözcüğünün geçmesi değil tabi ki. Eğer ,Nietzsche’nin deyişiyle;’ kum saatindeki ebedi dönüşten ibaretse hayatımız’, bizi sabitleyecek, evimize döndürecek bir şeylere ihtiyacımız var. Hayatın tek bir nefesten ibaret olmadığını hissetmek için aşka ve sevgiye sığınıyoruz. Kalbimizin tek serveti bu olsa gerek, geri dönmek, umut etmek, coşkulu bir bakışla yıllara rağmen, aranıp tekrardan bulunmak.
Volver – Dönüş
‘Geçmişle yüzleşmeye korkuyorum
Yine hayatıma baskın yapıyor
Gecelerden korkuyorum
Ki hepsi hatıralarla dopdolu
Fakat kaçan bir yolcu
Er ya da geç yürüyüşü kesiyor
Ve her şeyi mahveden bu unutuş
Eski hatıralarımı yok etse de,
İçimde hep bir umudu saklıyorum
Ki bu, kalbimin tek serveti
Geri dönmek
Alnı çizgilerle dolu
Şakaklar gümüşi olmuş
Sanki zaman kar gibi yağmış
Hissetmek
Hayatın tek bir nefes olmadığını
20 yılın hiçbir şey olmadığını
Coşkulu bir bakışın
Gölgelerde gezerken seni arayıp, seslendiğini
Yaşamak
Çengele takılmış bir ruhun
Tatlı bir hatırayla
Bir kez daha ağlıyorum….’